Dizi Film Eleştirileri, Müzik ve müzisyenler hakkında paylaşımlar, Güncel Olaylar

4 Şubat 2013 Pazartesi

Depresyon Nedir? Nasıl başa çıkabiliriz?

Sürekli mutsuzluk, umutsuzluk, karamsar ruh hali içinde bulunma, ruhsal çöküntü , ilgisizlik, hiç bir şeyden zevk almama durumuna depresyon denir.
depresyon nedir
 Sizlere depresyona girmiş çıkmış biri olarak acizane kendi bakış açımdan ve tecrübelerimce analiz ve inceleme yapmak istiyorum.Bu depresyon denen meret genelde kişinin kendi nefsinden kaynaklanır, Nasıl?
Nasıl olduğuna girmeden önce belirteyim ki ,nefse dayanmayan kısmınından da ilerde bahsedeceğim tekrar kaldığım yere dönecek olursak. Nefis her istediğini elde edince kişide doyumsuzluk başlar ki zaten nefsin kendisi doyumsuzdur, sürekli ister.İstediklerini elde ettikçe daha fazlasını ister ve siz de vermeye devam edersiniz.Bu iş öyle bir noktaya gelir ki hoşnut olabilmesi için elinizdeki/ulaşabileceğiniz herşeyi sunmuşsunuzdur ve doyumsuzluk had safhadadır.Zaten hali hazırda olan ve bu süreç boyunca da giderek artan sıkıntı, bunalımda bu noktada tamamen ortaya çıkar.

         Ayrıca bu aşamaya gelene kadar kendi kişiliğinizden, sizi ayakta tutan manevi - psikolojik sınırlarınızdan kurallarınızdan yada ahlakınızdan (nefsinizin size özel ön plana çıkan kötü özellikleri neyse artık o yöne doğru) adım adım feragat vermeye başlamışsınızdır.Psikolojinizi ve maneviyatınızı da ayakta tutan bu direklerin birer birer yıkılması da , ruhsal çöküntünüzü hızlandırır.Yani burda sürekli nefsin istediklerini yapmanıza artı olarak, o anda falan kişinin değerleri, hayat amacı , amaçları, görevleri etc. ne ise onları yapmayışıda üstüne eklenir.Örnek verecek olursak mesela yapmadığı görevi diyelim, görevi yerine o anda başka bişey yapmış olur.Ama insan hiç bişey yapmadan duramaz, uyumak yada boş boş oturmak bile bişey yapmaktır, sonuçda o an onu tercih etmiş oluruz.Yani yine nefsini.

         Bir başka değişle, nefs zaten geçici mutluluklar sağlayıp süratlede tükettiği içindir ki elinizde onu besleyecek bir materyal kalmayınca etkisinde bi nebzede olsa sıyrılırız. İşde birsüredir tamamen nefsiyle yaşayan kişi, o güdü gücünü yitirince geçici şeylere olan meyledişinin tesirinin de azalmasıyla ,yapması gerekip de yapmadıklarını da daha berrak görmeye başlar ve bugörüşle beraberinde suçluluk duygusu, umutsuzluk gibi negatif duyguları da yüklenir.''ben neden yaşıyorum'', ''ne yapacam şimdi'', 'bunu neden yapayım ki'' gibi sorular sormaya başlar.Bu aşamada kendi yaşayışını, yaşayış amacını,hayatın anlamını sorgular.Artık nefsini hiç bişey kesmiyordur.Başka bi yol bulmalıdır , büyük bi sıkıntı ile adeta bu arayışa itilir.
         Bu aşamada çözüm olarak size şiddetle namaza başlamanızı ve Kuran-ı türkçe mealinden okumaya başlamanızı öneriyorum ve kalplerin ancak Allahı zikrederek huzura ereceğini hatırlatmak istiyorum.Namazla çözümü defalarca tecrübe etmişimdir (farklı olaylarda arkadaşlarımdanda duymuşumdur) ve evet işe yarıyor lakin neden defalarca diye düşündüyseniz belli bir rahatlamayı yaşayınca tekrar nefse yönelmeye başlıyor insan ve aralıklarla tekrar tekrar aynı süreci yaşıyor.Kuran da insanoğlunun nankör olduğunu yada zorda kalınca dua edip yalvardığını feraha çıkınca hemen unuttuğunu söylüyor zaten Yüce Allah.Bu, uyarının yanısıra aynı zamanda bi tespittir.Yani teşbihte hata olmaz;nasıl falanca masanın tahtadan yapıldığını, 4 ayağının olduğunu yerden yüksek oluşunu vb. özelliklerini tarif ediyorsanız, Allah da nefslerimizi tarif ediyor.Defalarca sürecin tekrar etmesinin nedeni bu ,nefse uydukça aynı şeyleri yaşıyorsunuz, bir başka değişle zulmu kendi elinizle yapmış oluyorsunuz.Bu bocalamadan kurtulmak içinde kararlı olmak ve nefsi islah etmek gerekiyor fazla uzatmıyorum. Neden Kuran okuyun dediğime gelince hayatı en güzel kılavuzlayan Kuran-ı Kerim olduğu için.Yani sağlıklı bi hayat amacı ve temel istiyorsanız yine, sizi yaratan ve en ince ayrıntınıza kadar bilen Yaratıcı'nızın göndermiş olduğu kitaba bakmalısınız.Falanca kişisel gelişim kitabı yada falanca ilaca değil.İlaç olayına hiç girmiyorum kısaca geçecek olursak, ilaç sektörünü de nefsine kul olmuş insanlar yönettiği için ilaçlar malesef iyileştirmek için değil, hastaların ilaca bağımlı kalması daha çok işlerine geliyor, merkezi olarak yazdığım şekilde organize edildiğinden falanca doktor etc bişey yapamıyor ,ona ne öğretildiyse o şekil devam ediyor.Okul iş yada yapmanız gerekipte yapmadığınız görevlerinizden kaynaklanan sıkıntının dünyaya bakan yüzüne gelince onun çözümünü zaten biliyorsunuzdur es geçiyorum.
panik atak nedir

         Depresyonu  tetikleyen sebeplerden ; ölüm, boşanma, ayrılık, taşınma, hastalık vb. kişinin hayatında büyük diyebileceğimiz değişikler veya fiziksel, duygusal, cinsel istismar şeklince dış etkenli durumlar olarak kabaca özetleyecek olursak.Ölüm, hastalık, ayrılık gibi olaylar elbetteki kişi üzerinde bir etki bırakıcaktır bu normaldir, anormal/sağlıksız olansa bu etkinin depresyona dönüşmesidir. Bu gibi olaylarla kişide oluşan hissiyatın duyguların
doğru yönlendirilememesi, yaşama yanlış yerden bakarak bu tip bir etkiye maruz kalınması kişide şiddetli bir psikolojik tahribat bırakırak depresyon ve uzun süreli duygusal çöküntü hali oluşabilir.İşde buradada sağlıksız davranışın özünde 'ölüm-ayrılık-boşanma' gibi kavramların,olayların ve durumların hakkıyla idrak edilememiş yada özümsenememiş olması,  hayata ve metağıya-geçiciye fazla bağlanma, aracı amaç edinme gibi haller yatarak iş yine nefsde düğümlenir yada çözülür.
       Tabi buraya kadar anlattığım yüzeysel bir yorumdur ki örneğin ayrılık, boşanma ,hastalık, ölüm hallerinde vicdan azabı ve benzeri birçok detay sebepde kişinin psikolojisinde olumsuz etki bırakabilir.Ama nihayetinde negatif bir sonuç bırakıyorsa ucu bişekilde nefse çıkar.Zaten vicdandan ötürü sıkıntı hisseden bi insan depresyona girmez.Duyduğu sıkıntı kararıncadır, hedefe yöneliktir, bi amacı vardır ve olumlu bir sonuca çıkarır.Örneğin başkasınına veya kendinize yaptığınız bir zarardan ötürü sıkıntı duyuyorsanız vicdandandır, yok eğerki toplum içinde konuşma yaparken ,haksız yere kendinize yapılan bir zulumden dolayı yine kendinizi suçlu hissediyorsanız o durum vicdanla alakalı olamaz.
depresyon çözümleri belirtileri

        Konuya bir başka açıdan yaklaşacak olursak; ölüm-boşanma-taşınma gibi kişinin hayatında büyük diyebileceğimiz değişikliklerde, içinde bulunduğu düzeni değiştirmesi açısından bir nevi insana mola-devre arası verdirir.Teşbihte hata olmaz kişinin başını yerden kaldırmasını sağlar.Bu mola verdirtecek kadar büyük etki (neyse artık); halihazırda bulunduğu durumu, uğraşlarını, amaçlarını, hayatını sorgulaması için tetikler. İşde o anda eğerki kişi 'hep nefs tam gaz nefs' dusturuyla yaşayan birisi ise, ''neden yaşıyoruz ki'' ''ne için uğraşıyorum ki'' gibi sorular sormaya başlayarak yine afallamış bi ruh haliyle depresyon gibi duygusal bi çöküntüye girebilir, aksi halde ise titrer ve kendine gelir zaten.
       Şimdide gelelim depresyona sürükleyen fiziksel, duygusal yada cinsel istismar gibi dış etmenli sebeplere.Bu gibi dışarıdan gelen olumsuz bir etkiye maruz kalan kişide psikolojik problem olması normaldir.Hatta psikolojik olarak sağlam kalması anormaldir.Mesela uç bi örnek olsun savaş örneğini verecek olursak; evinde çayını yudumlayarak koltuğunda dizi-film seyreden bir insanla, az önce gözlerinin önünde ailesi arkadaşları öldürülmüş bi insan yahut sokakta cesetleri görerek bomba sesleri eşliğinde her an tetikte yaşayan yada ırzına geçilen , darp edilen ve benzeri halleri yaşayan insanın psikolojisi bir olmaz.Bu gibi durumlar yazının başında yaptığım genellemenin dışında kalır ama kişinin kamiliyetiyle orantılı duyucağı psikolojik tahribat azalır.

Sonuçta psikolojik problemler kişinin kendi içinde çözülür.Daha sağlam bi donanımla dış tehdidinde vereceği zarar azalacaktır. Yine böyle durumlardan en fazla çocuklar etkilenecektir ki kişilikleri yeni geliştiğinden , o yaşlarda her şeyi olduğu gibi kabullendiklerinden psikolojik kalkanları daha gelişmemiştir ve alınabilecek en derin yaraları onlar alır.Toparlayacak olursak dış etmenli psikolojik etkilere ek olarak içe kapanıklık, yalnızlık,düzensizlik (uyku düzensizliği mesela) gibi durumlar yani sosyal psikolojik ve fiziki bazı ihtiyaçların sağlanmaması, mekanların seslerin kısaca bilinçli yada bilinçsiz yapılan ve 5 duyu organımızla algıladığımız etkilerin (bunlara büyü-sihir-iliz yon, bilince/bilinç altına yapılacak saldırılar, uyuşturucu gibi ilaçlarda eklenebilir)  olumsuz tesirleriyle de ruh hali bozularak kişi depresyona sürüklenebilir.Bu tip olumsuzluklara karşıda maneviyat en büyük kalkan olacaktır diye düşünüyorum.

        Sonuç olarak; nefside araç olarak görüp, güzel ahlak- Allah'a yakınlık ve nefsi mümin yapmak şeklinde bir hayat amacıyla yaşam vizyonu-felsefesi belirleyip konuyu daha üst bir boyuta çekecek olursak, depresyon gibi durumların kişinin kendinin veya çevresindeki insanların benimsedikleri uyguladıkları özümsedikleri kusurlu felsefe-vizyonlardan dolayı ortaya çıkan bir nevi işaret/belirti olduğuna ulaşılabilir ki dönüp dolaşıp islamda çözülür. Ha o zaman dindar olmayan insanlar neden toptan depresyona girmiyor diyeceksiniz.Yazının başında Nefse dayalı depresyonun 2 kanadı olduğunu belirtmiştim hatırlarsanız.Bir kanadı, nefse her istediğini vererek zamanla tükenme, diğer kanadıysa neye inandığınla da bağlantılı olarak yaşama gücünü verecek anlama/hedefe yönelik gerekli çabayı göstermemek,bu davranışın temelinde de nefis vardır. 2. kanatta kendi içinde 2 ye ayrılır ben a ve b şeklinde anlatayım.




A-)Örneğin lisede öğrencisiniz okulu bitirmek hedefiniz (başarılı olmak sizi hayatta en azından depresyona girmeyecek kadar gerekli motivasyonu sağlıyor) yarın sınavınız var ama ders çalışmıyorsunuz.Tembellik  ve  ders çalışmak yerine yapmak istediğiniz şey birlikte ağır basıyor.Bu verdiğim basit örnekte öğrenci geçici zevkinin-suni mutluluğunun elverdiği yere kadar devam ediyor ve kendini değiştirmezse bir noktada sorumluluklarının sonuçları ile yüzleşiyor ve nefsini ne kadar hızlı tükettiğine bağlı olarak, yüzleşmeden önce yada sonra bu psikolojik ağırlık altında ezilerek niye yaşıyorum ki moduna giriyor. Şimdi biz bu örnekteki elemanın hedefleri için gerekeni yaptığını ve hedeflediği yerlere ulaştıkça da yeni hedefler belirleyerek böylece ölene kadar devam ettiğini düşünelim.o zaman psikolojisi ciddi şekilde bozulmadan yani depresyona girmeyecek kadar , ilk kanadı olmasa bile ,kamil insana göre vasat ama idare eder bir psikoloji ile şekilde yaşayıp gidiyor.
      B-)Eğer hedefiniz amacınız hayat felsefeniz Rahman-i değilse yine başka bir örnekle devam edeyim. Diyelim ki hitler gibi bi adamsınız.İnsanlığa hatta mahlukata nefret dolusunuz,ırkçısınız.Burada bi parantez açayım, eğer yaptığınız (her ne olursa olsun) niyetinizle birlikte Rahman-i değilse zaten her yaptığınız sizi bunaltacaktır.Ve bu saydığım nefret, ırkçılık  gibi özelliklerin çıkışında zaten kibir oturuyor. Yani nefs tabanlı. Bu tip bi insansa A örneğinden daha hızlı bi şekilde maneviyatını tüketir ,tükettikçe psikolojisi bozulur. Ya psikolojisi tamamen gider frederic niche gibi delirir, ya bi yerden patlak verir taşkınlık yapar hapse girer ya sağlığı bozulur vücudu dayanmaz ölür gider, ya başka bi bela ile karşılaşır öldürülür yada Allah'ın muradı gereği doğal olmayan bi şekilde mühlet verilir ve belirli bir zamana kadar yaşar bazılarına ibret bazılarına sınav aracı olur ama değişmediği sürece mutlu olamaz...


depresyon, panik atak, depresyon nedir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder